Öğrenciler, burs artışının yetersiz olduğunu savunuyor Öğrenciler, burs artışının yetersiz olduğunu savunuyor

Kansızlık olarak da bilinen anemi, vücutta dokulara oksijen taşıyacak kadar sağlıklı kırmızı kan hücresinin bulunmadığında veya kanda bulunan hemoglobin adlı protein normalden düşük olduğunda ortaya çıkan bir durumdur.

Anemi durumu kan testinde düşük hemoglobin veya hematokrit olarak yer alır. Aşırı yorgunluk, el ve ayaklarda soğukluk, kan kaybına bağlı cildin soluklaşması, tırnakların kırılgan hale gelmesi ve nefes darlığı aneminin yaygın belirtileridir. Aneminin en yaygın görülen türü demir eksikliği anemisidir ve geçici olabilmekle birlikte kronik halde alabilir.

Sıklıkla demir eksikliği nedeniyle görülen anemi ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Dahiliye Uzmanı Dr. Abdulkadir Geylani Şahan, kansızlığın yalnızca demir eksikliğinden kaynaklanmadığını, sorun tespit edildikten sonra tedavi sürecine geçilmesi gerektiğini ifade etti.

"Çocuklarda ve kadınlarda daha çok alım yetersizliği ve kayıp artışından kaynaklanır"

Şahan, "Demir eksikliğine bağlı anemi, demir alımının azlığından veya demir kaybının artmasından olur. Mide-bağırsak sistemi ile ilgili problemlerde, kadınlarda adet süresinin uzaması ve buna bağlı kaybın yiyecek ve içeceklerle yeterince alınamamasından kaynaklanır. Çocuklarda ve kadınlarda daha çok alım yetersizliği ve kayıp artışından kaynaklanır. O yüzden kaybın karşılanması için gereken neyse yapılmalıdır." dedi.

"Günü kurtarmak için değil bataklığı kurutmak için tedavi uygulanmalı"

Aneminin kırmızı hücrelerin azlığı anlamına geldiğini, bunun yalnızca demir eksikliğinden değil farklı faktörlerden de kaynaklandığını belirten Şahan, "Demirin azalması sadece bir tane sebeptir. Vitamin ve mineral eksikliğinden de kaynaklanabilir. İmmün durumlar, vücudun iltihabi bazı durumlarında da bunlar görülebilir. Kan hücrelerinin yapısının bozulduğu, kan hücrelerinin iç yapısına bağlı da bu sorun görülebilir. Hemoglobin sentez aşamalarında eksiklikler ya da tahribatlarda da bunlar görülebilir. Toksik madde alımlarına bağlı da bunlar görülebilir. Yahut başka hastalıklara ek olarak bunlar görülebilir. Mesela ilerlemiş karaciğer hastalıkları gibi sebeplerle de görülebilir. O yüzden oluşan aneminin önce nedeninin belirlenmesi, nedeni belirlendikten sonra tedavinin planlanması gerekir. Aslında tıbbi aşamada ilk olay her zaman budur. Günü kurtarmak, semptomatik tedavi yapmak değil esas olay sivrisineği öldürmek değil bataklığı kurtarmaktır. İnsan yapısı ve yapısıyla ilgili çalışma mekanizmaları hep belirli bir düzen üzerinden yürür ama çoklu organlarla veya yapılarla etkilenir. Çevreden, insanın kendi genetik materyallerinden etkilenir. O yüzden faktörleri değerlendirip kesin nedenleri ortaya koyup bataklığı kurutmak esastır. Önemli olan nedeni ortadan kaldırmaktır." diye konuştu.

"Nedeni ortadan kaldırmazsanız hasta düzelmez"

Demir ve kan eksikliği olup ilaç kullanmasına rağmen değerleri yükselmeyen hastalarla ilgili de konuşan Şahan, "Eğer nedeni bulmaya yönelik çalışma yapmaz da günü kurtarmak için 'demir az demir vereyim' demek doğru değildir. Eğer mide ve bağırsak emilimine yönelik bir problem varsa, bağırsağında parazit varsa bu tedavi etki etmez. Örneğin hastanın birisi 15 yıldır demir eksikliği sorunu yaşıyordu ve hastaya sürekli demir tedavisi verilmesine rağmen hala demir eksikliği devam ediyordu. Bir baktık ki hastada halkalı solucan var. Buna yönelik tedavi uygulanmadığı için hasta iyileşmiyordu. Demek ki, bu işi oluşturan nedeni ortaya koymak gerekir. Ya da bağırsağında b ir kanama odağı var ve hastanın buna bağlı sürekli kaybı var. Ya da aşısı miktarda adet görmesi söz konusu. Şimdi siz bunu düzeltmeden demir eksikliğini toparlayamazsınız. Düşünün bir kova var ve kovanın altında musluk var. Bu musluk sürekli akıyor ama siz kaşıkla kovayı doldurmaya çalışıyorsunuz. Her zaman yine aynı yere dönüyoruz. Nedeni ortaya koyduktan sonra tedavi uygulamak gerekir. Nedeni ortadan kaldırmazsanız hasta düzelmez." şeklinde konuştu. (İLKHA)

Kaynak: ilkha