Siyonist işgal rejiminin Gazze'ye yönelik katliam ve soykırımı ile Lübnan'a yönelik saldırıları devam ederken Filistin Âlimler Birliği'nden önemli bir çağrı geldi.

"Gazze ve Refah sınır kapısında 600'e yakın çocuk hasta, kronik hastalıklar nedeniyle tedavi bekliyor" "Gazze ve Refah sınır kapısında 600'e yakın çocuk hasta, kronik hastalıklar nedeniyle tedavi bekliyor"

Filistin Âlimler Birliği Başkanı Dr. Nevaf Tekruri, yayımladığı yazılı mesajda ümmetin âlimlerine, partilerine ve yetkili makamlarına çağrıda bulundu.

Oteller ve yemek masalarında yapılan "Gazze" toplantıları

Dr. Nevaf Tekruri, şu ifadelere yer verdi:

"Tufanın Âlimleri' unvanı ve Gazze halkıyla dayanışma, otellerde veya yemek masalarında dağıtılan madalyalar değildir. Basın açıklaması ya da konferansla kazanılan bir unvan da değildir. 'Tufan Âlimleri' unvanı, kutsal değerleri savunmak için kanlarını akıtanların yanında mücadeleye girerek, gerçeği haykırarak ve sahada uygulanabilir planlar üreterek elde edilir.

Tufanın âlimlerinden olmak için, kendini ve uğrayacağın zararı gözetmeden kardeşlerin, evlatların, namusun ve gece-gündüz sınırları ihlal edilen dinin için mücadele etmen, kendi adını, kimliğini, kurumunu aşarak ümmetin çabasını en üst düzeyde birleştirmendir. 'İşte ben buradayım' demek yerine, 'İşte biz buradayız ve toplandık' sloganını benimsediğin zaman o unvanı kazanmış olursun.

Bu başlıktan yola çıkarak, âlimleri, kefenlerini giyip hayır beklediğimiz hükümdarların saraylarına gitmeye ve uğrayacağımız zararları göze alarak bu sorumluluğu üstlenmeye davet ediyorum. O sarayların önünde toplanarak, sahiplerine hakkı işittirip onları vazifelerini yerine getirmeye zorlayalım, genişleyen bu saldırganlığı durdurana kadar görevlerini yapmalarını sağlayalım.

"Geceleri evinize dönmeyin, sokaklarda kalın ve protestonuzu sürdürün"

Buradan, sadece örnek olarak anılan ülkelere değil, tüm İslam ülkelerine, âlimlerine ve halklarına hitaben bazı mesajlar vermek istiyorum.

Birinci Mesaj: Türkiye'deki cemaatler, tarikatlar, vakıflar, kurumlar, okullar ve üniversitelerdeki tüm âlimler, davetçiler, din görevlileri, siyasi partiler ve gençlik hareketleri! Türkiye'ye misafir olarak gelmiş olan âlimler, düşünürler, zulme uğrayanlar ve buraya sığınmış olanlar! Hepiniz bugün çıkın! Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın sarayına gidin ve en yüksek sesle çağrınızı yapın. Ey Sayın Cumhurbaşkanı, Kudüs'ü ve gözlerinizin önünde katledilen Gazze halkını savunmada üzerinize düşeni henüz yapmadınız. Gereken adımların bir listesini sunun. Başkan, kendi yanına diğer liderleri de alarak Gazze halkının yok edilmesine son verilmesi için bir ittifak kurmalıdır. Geceleri evinize dönmeyin, sokaklarda kalın ve protestonuzu sürdürün. Dünya ve liderler, kardeşlerinizi terk etmeyeceğinizi ve bu zulme sessiz kalmayacağınızı bilsin. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Direniş Anadolu'yu savunuyor' demişti. Ey Sayın Cumhurbaşkanı, halkınızı ve tüm ümmeti hedef alan düşmanın bu yok edici saldırısını böyle mi önleyeceksiniz?

"Artık erteleme, toplantı veya konferans zamanı değil"

İkinci Mesaj: Pakistan'ın âlimleri, Ulema Birliği, İslam Cemiyeti, tüm cemaatler, tarikatlar, üniversiteler, okullar ve kurumlar! Karar mercilerine bugün veya en geç yarın gidin. Erteleme veya gecikme kabul edilemez. Hayatın normal akışında devam etmesine izin vermeyin ve sevdiklerinizin uğradığı katliamı durdurmak için harekete geçin.

Endonezya'nın en büyük Müslüman topluluğu olan Nahdatu'l Ulema, Muhammediyye ve Endonezya Ulema Konseyi'ne ve tüm kurumlarına! En büyük Müslüman ülke olarak meydanlara çıkın, liderlerinizin kapılarına gidin ve bu katliama bir son vermek için üzerlerine düşeni yapmaları için baskı yapın. Kardeşlerinizin maruz kaldığı bu zulüm, bir savaş değil, soykırımdır.

Artık erteleme, toplantı veya konferans zamanı değil; ayağa kalkma ve harekete geçme zamanıdır. Yıllardır yapılan konuşmalar ve ülkeler arasında gidip gelmeler yetti. Allah'ın rızasını kazanmak ve onurumuzu korumak için, kardeşlerimizi savunmak ve kutsallarımızı korumak adına hesapsızca, ciddi bir çalışma yapalım.

Ve son olarak: Dünyanın her yerinde adalet ve insanlık adına tüm insanlara sesleniyorum. Karar mercileri üzerinde gerçek bir baskı uygulayın, işleri durdurun, sokakları kapatın, menfaatlerinize zarar vermekten çekinmeyin, çünkü düşman niyetlerini gizlememektedir ve bu durum önlem alınmadığı sürece hepinizin geleceğini tehdit edebilir.

Ürdün, Mısır, Cezayir, Tunus, Libya, Malezya, Afganistan, Moritanya ve tüm Müslüman ülkelerin âlimleri, kabileleri ve partileri! Bu düşmana ve destekçilerine karşı harekete geçin. Herkesin üzerine düşeni yaptığı ve daha fazlasını talep ettiği bir çaba gösterelim. Allah, bu yolda harekete geçen herkesi hayırla mükafatlandırsın.

"Kefenlerimizi giyip savaşmaya ve çatışmaya hazır olmalıyız"

Üçüncü Mesaj: Bu mesaj, kendilerinden iyilik beklediğimiz ülkelere bir çağrıdır. Ancak ülkelerinde siyonistleri kabul edenlere yönelik olarak, halklarına sesleniyoruz: Bu düşmanın topraklarınızdan güvenle geçmesine izin vermeyin ve buna razı olmayın; bu saldırganlara karşı durun, Gazze ile Lübnan'da halkımıza tattırdıkları acının birazını da siz onlara tattırın. Bu, yapılması gereken asgari görevdir.

Bugün kefenlerimizi giyip savaşmaya ve çatışmaya hazır olmalıyız, mücadeleye girip Tufan'ın âlimleri, Tufan'ın partileri, Tufan'ın grupları, hakkın yardımcıları ve Rahman'ın kulları olmalıyız. Ülkelerimizi siyonistlerin ve onların destekçilerinin kurbanı olmaktan kurtarmak için harekete geçmeliyiz.

Bu varlık bilmelidir ki, kanımız boşa akıtılacak bir şey değildir; bunun bedelini ağır ödeyecektir. Hareket ederek katliamları durduralım. Bu Tufan, ümmetin tamamı için gerçek bir kurtuluş fırsatıdır. Ancak geri durursanız, bu bir yok etme projesine dönüşecektir, seçim sizin elinizde. Kendinizi nereye konumlandırdığınıza dikkat edin ve yolun zorluklarından veya fedakârlıkların büyüklüğünden korkmayın; çünkü Hür ruhlar için aşağılanmanın acısı daha büyük, zilletin bedeli ise çok daha ağırdır!" (İLKHA)

Kaynak: ilkha