"Çocukların ekran bağımlılığından koruması için ebeveynlere ciddi sorumluluk düşüyor" "Çocukların ekran bağımlılığından koruması için ebeveynlere ciddi sorumluluk düşüyor"

İşgal rejiminin yaklaşık 400 gündür Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarında ve 2 aydan azladır da Lübnan'da uyguladığı soykırım sürerken Türkiye'den Siyonistlere ticaret gemilerinin gitmesi tepki çekmeye devam ediyor.

Son günlerde işgalcilere yük taşıdığı belirlenen kimi firmalara, savunma fuarında Siyonistlere silah tedariği yapan firmalara yönelik yapılan eylemler konunun yeniden gündeme gelmesine vesile oldu.

Resmi makamlarca yapılan açıklamalara göre Filistin ile demir ve çelik ticaretinin ciddi oranda arttığı iddia edilirken aslında bu ticaretin dolaylı olarak işgal rejimi ile gerçekleştirildiği ortaya çıktı.

"İsrail, Türkiye ve Arap coğrafyasından yaptığı ticaretle bölgedeki katliamlarını her geçen gün arttırmaktadır"

Türkiye'den işgal rejimine yönelik devam eden ticaret ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Mavi Marmara Derneği Başkanı Beheşti İsmail Songür, "Aslında ticarete dair söylenebilecek çok fazla mesele var. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'One Minute' çıkışından sonrasında yaşanan Mavi Marmara saldırısından sonra israil ile olan ticaretin kademeli olarak düşürülmesi ve bitirilmesi gerekiyordu. Çünkü israil, istikrarsız bir yapıdadır. İsrail bölgedeki bütün gücünü kan, barut ve gözyaşı politikasına borçluyuz. Aynı zamanda israil, başta Türkiye olmak üzere bütün Arap coğrafyasından yaptığı bu ticaretle bölgedeki katliamlarını her geçen gün arttırmaktadır. 7 Ekim aslında bu anlamda bir dönüm noktası oldu. Bu dönüm noktası da başta ticaretin kesilmesi, sonra insani yardımların gerekirse korumalarla bölgeye aktarılması ve bu anlamda devletlerin israile karşı sert bir tavır alması için önemli bir dönüm noktasıydı. Malumunuz İslam İşbirliği Teşkilatı, 7 Ekim'den bu yana birçok defa toparlandı ve kınamalar yayımladı. Ancak israile zarar verecek herhangi bir girişimde bulunulmadı. Sadece basit bir kınamadan öteye aslında israile zarar verecek, savaşı durdurmasına sebep olacak ve israile gözdağı verecek önemli adımlar atılmalıydı." diye konuştu.

"Üretimi olmayan bir Filistin bu kadar demir ve çeliği ne yapıyor?"

7 Ekim tarihinden sonra ülkemizde işgal rejimi ile bir süre ticaret devam ettiğini, ardından 'ticaret resmi olarak durduruldu' dense de yine birkaç ay boyunca aslında bu ticaretin durmadığı, farklı şekillerde devam ettiğinin ortaya çıktığını hatırlatan Songür, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Sonra yine dışişleri bakanı çıkarak '52 kalemde ticareti tamamen kestik' demesi de halkın bu anlamdaki haklı öfkesini dindirmeye yetmedi. Çünkü bir yandan buradan çıkan ürünler Yunanistan limanlarına, Kıbrıs limanlarına uğruyor. Ya da Filistin Konşimentosu ile gidiyor ve orada soykırım işleyen siyonistlere destek oluyor. Türkiye'nin en büyük araştırma kurumları, devletin kendi kurumları Filistin ile demir ve çelik ihracatının yüzde 32 bin oranında söyledi. Bu rakamlar çok da mantıklı durmuyor. Yani mevcut haldeki Filistin'in, üretimi olmayan bir Filistin'in, fabrikası olmayan bir Filistin'in o kadar demir çeliği hangi alanda aldığı ve kullandığına dair aslında tam bir cevap verilemedi. Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Mahmut Abbas yönetiminden olan ticaretten sorumlu isim bu konuda bir açıklama yapmıştı fakat daha sonra yine Filistinli kaynaklar söz konusu kişilerin Filistin'i temsil etmediğini ifade ettiler. Yani bu isimlerin satılmış, atanmış insanlar olduğunu, açıklamalarının bağlayıcı olmadığını söylediler."

"Ticaret yapmanız resmidir ama caiz değildir"

"65 gün önce başlayan özgürlük nöbetinin hem Haydarpaşa Limanı'nda bulunan Vicdan Gemisi'nin çıkışı hem de Türkiye limanlarından siyonizme hiçbir ürünün gitmemesi için bir çağrıydı" diyen Songür, "Bu çağrımız bütün kitlelerce bir cevap buldu. Şu an Türkiye'nin her limanında birçok limanında, başta ZİM konteynerleri olmak üzere birçok anlamda eylemler yapılmakta. Şunu açık ve net söylemek gerekiyor. Ticaret yapmanız resmidir. Ticareti yapmanız Uluslararası Ticaret Hukukuna göre yasaldır ama caiz değildir. Yani bir şeyin resmi olması onun helal ve caiz olduğu anlamına gelmez. Ortada böyle büyük bir soykırım varken hala bu ticarette diretiyor olmanız sizin hem dünyada insanların gözünde hem de ahirette Allah'ın huzurunda yenik düşmenize sebep olur. Onun için buradan özellikle Türkiye'deki iş adamlarına da şunu söylüyorum. Bakın bu ürünlerin nereye gittiğini siz daha iyi biliyorsunuz. Ürünleri hangi yollarla oradaki iş adamlarına satıldığını siz daha iyi biliyorsunuz. Bu konuda dünyalık kaybınızdan Allah size başka kapılar açacaktır." şeklinde konuştu.

"Siz dünyanızı kazanacaksınız diye biz ahiretimizi kaybedemeyiz"

Songür, "Özellikle limanlarda çalışan sendikalara, nakliyecilere ve oradaki kaptanlara, tersane işçilerine sesleniyorum! Bu konuda örgütlenin. Bu konuda sendikalarınızı harekete geçirin. Bakın şu an dünyanın birçok limanındaki sendika işçileri, liman işçileri, tersane işçileri israile karşı bir tavır almış durumda. Sizler de bu helal lokmanızı haram karıştırmayın. Bu temiz lokmanıza kan karıştırmayın. Bu mücadelenin bir parçasıdır. Çünkü bu konuda devletin politikalarından ziyade aslında insanların tepkileri ve öfkeleri bence çok daha önemlidir. Çünkü devlet bazı konularda maalesef reel politikayla düşünür ama bizler, sivil toplum kuruluşları, cemiyetler, cemaatler, kurumlar bu konuda daha duygusal, daha imani, daha itikadi düşünmek zorundayız. İşin arka planında biraz da şunu görüyoruz aslında. Bu ticarette direten isimlerin çok kalabalık olmadıklarını, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar iş adamlarının özellikle bu ticarette ısrarcı olduklarını görüyoruz. Şunu da belirtmek gerekiyor. Siz dünyanızı kazanacaksınız diye biz ahiretimizi kaybedemeyiz. Onun için bu kirli ticaret bitene kadar Türkiye'nin tüm limanlarında özgürlük nöbetine devam edeceğiz." dedi.

"Sivil baskı devletleri net bir karar almaya doğru itecektir"

İşgal rejimi ile ticaretin bitmesi adına toplumun tüm kesimlerine de çağrıda bulunan Songür, son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Özellikle bu konuda tüm sivil toplumumuza, cemiyetlerimize, cemaatlerimize, topluluklarımıza sesleniyorum! Limanlarda yapılan bu eylemlere destek verin. Bakın son bir yıldır her şehrin her meydanında, her parkında bir sürü eylem yaptık. Bir sürü gösteri ve protestolar düzenledik ama bunların hiçbirinin israile bir yaptırımı olmadı. Bu anlamda sizler bu haklı öfkenizi daha fayda sağlayacak limanlara doğru yöneltsin. Özgürlük nöbetini bütün limanlara yayın. Emin olun bu israile zarar verecektir. Çünkü artık İsrail global ölçüde sorgulanır bir hale geldi. İnanıyorum ki bu sivil baskı devletleri net bir karar almaya doğru itecektir. Hep beraber başaracağız ve kazanacağız." (İLKHA)

Kaynak: ilkha