Şanlıurfa Sivil Toplum Kuruluşları Platformu tarafından Balıklıgöl Amfi Alanında, soykırım altındaki Gazze’ye destek amaçlı basın açıklaması düzenlendi.

Filistinli akademisyen Dr. Ataullah’tan Van halkının Gazze duyarlılığına övgü Filistinli akademisyen Dr. Ataullah’tan Van halkının Gazze duyarlılığına övgü

Programda; Gazzeli bebek şehitleri temsilen kanlı kefenler taşınarak, zulme dikkat çekildi. Yine programda Filistin bayrakları açılarak, Gazze’ye destek siyonizme lanet sloganları atıldı.

Dergah Cami İmam Hatibi İbrahim Onat tarafından Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda, İHH Şanlıurfa Temsilcisi Behçet Atila, Baas rejiminden kurtulan Suriye’nin durumu hakkında açıklama yaptı.

Günyüzü Derneği Başkanı Veysel Toprak’ın okuduğu şiir ile devam eden programda, Sanat-Der Başkanı Mustafa Dörtbudak basın açıklaması okudu.

“Mazlumların feryadı, şimdi zafer nidalarıyla yankılanmaktadır”

Dörtbudak, “Uzun yıllar boyunca azınlık bir zümreyi temsil eden zalim bir diktatör aile tarafından sömürülen Suriye halkı, nihayet bu karanlığa son vermiştir. Hafızalarımıza acıyla kazınan 1982 Hama Katliamında ve Suriye zindanlarında insanlık dışı bir barbarlıkla yok edilen mazlumların feryadı, şimdi zafer nidalarıyla yankılanmaktadır. Ne yazık ki, çevredeki diğer diktatörler ve emperyalist güçler, bir İslam Devleti kurulur korkusuyla bu zulme ya sessiz kalmış ya da alenen destek vermiştir. Bugün Allah'ın izniyle bir dönem sona ermiş; diktatörlerin saltanatı yıkılmış, putları bir köpek leşi gibi sokaklarda sürüklenmiştir. Rabbimizden niyazımız odur ki, tüm zulüm rejimleri yıkılsın, mazlumlar adaletle yönetilsin ve ümmetin çocukları hak ettikleri izzet ve şerefle yaşasınlar. Suriyeli kardeşlerimizi bu haklı zaferlerinden dolayı tebrik ediyor, acılarını bir nebze olsun hafifletecek bu gelişmeyi sevinçle karşılıyoruz. Dünya, ümmetin birlik ve beraberliğini görüp yeniden özgür topraklarında, onurlu bir hayat yaşama mücadelesine şahit olsun.” dedi.

“Farklı ülkelerden getirilen Yahudiler, işgal ettikleri Müslümanların topraklarına yerleştirildi”

Müslümanların tefrikası ve dağılmışlığından yararlanan siyonist işgalcilerin emperyalist güçlerden aldığı cesaret ve destekle 15 aydır Müslümanları katlettiklerini ifade eden Dörtbudak, “Dün Ayasofya Camii’nde, bugün Emevi Camii’nde, yarın ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’da inşallah... Biliyorlar ki bu sancak bir gün mutlaka orada da dalgalanacak. Tarih bize her zaman bunu gösterdi. Hz. Ömer, Selahaddin-i Eyyübi, Yavuz Sultan Selim hepsi önce Şam’ı fethetti sonra sıra Kudüs’e geldi. Şam Kudüs’ün kapısıdır. Tarih bize apaçık gösteriyor ki Şam’dan sonra Kudüs vardır. İslam tarihi boyunca her dine ve ırka mensup insanların İslam’ın gölgesinde, huzur içinde yaşadığı Filistin toprakları Birinci Dünya savaşından sonra hilafetin ilgası ve ümmetin dağılmasıyla birlikte İngilizler tarafından Yahudilere peşkeş çekildi. Farklı ülkelerden getirilen Yahudiler işgal ettikleri Müslümanların topraklarına yerleştirildi. 1948’e kadar estirdiği terörle Müslümanların harem-i ismetini işgal eden Siyonist Yahudiler ‘israil’ adıyla bir terör ‘devleti’ kurdu.  Arkasına aldığı sömürgeci vahşi batının desteğiyle; tehcir, gasp, katliam ve soykırımını bu güne değin devam ettirerek Müslümanları açık hava cezaevine dönüştürdüğü Gazze’ye hapsederek en uzun muhasara ve en ağır boykota tabi tutmuştur. Müslümanların tefrikası ve dağılmışlığından yararlanan İsrail terör devleti, emperyalist güçlerden aldığı cesaret ve destekle 15 aydır Müslümanları topyekûn bir katliama tabi tutarak; kadın, çocuk, sivil demeden şehit etmiş, ablukaya aldığı Gazze’yi yakıp-yıkmaya girişmiş; hastane, fırın, okul, cami gibi tüm kurumları yerle yeksan etmiştir.” şeklinde konuştu.

“Filistinli mazlumların yanında yer almak zorundayız”

Dörtbudak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siyonist terör ‘devleti’ İsrail ile mücadele etmek ve Filistinli mazlumların yanında yer almak zaruridir. Çünkü Filistin ve Aksa davası sadece Filistinlilerin değil, sadece Arapların değil, tüm Müslümanların davasıdır. Hatta bunun da ötesinde izan ve vicdan sahibi bütün bir insanlık âleminin ortak davasıdır.  Gazze halkına karşı savaş suçunun her türlüsünü hunharca işleyen terör devleti İsrail’e karşı; kınama, lanetleme, yas ilan etmenin yetmediği, daha da somut adımların atılmasının vaktinin geldiğine inanıyor ve aşağıdaki hususları tüm kamuoyuna ilan ediyoruz: Alanları boş bırakmayarak eylemleri artırarak devam ettirmeliyiz, İsrail ve Siyonizme destek veren şirketlerin tüm ürünlerini boykot edip ve Devletin bu ürünlere yasak getirmesini talep ediyoruz. Filistin davasını kendi öz davamız bilip bu bilinci nesilden nesile aktararak zinde tutmalıyız. Güvendiğimiz kurum ve kuruluşlar aracılığıyla gücümüz nispetinde Filistin ve Gazze’deki kardeşlerimize maddi destekte bulunmalıyız. İnfaklarımızla bu cihada ortak olmalıyız. Nusret ve zafer nasip etmesi için Rabbimize niyazlarımıza devam etmeliyiz.”

Program, Necmettin Safi tarafından okunan dua ile sona erdi. (İLKHA)

Kaynak: ilkha