Ahmet Yesevi Mahallesi'nde, 15 Mart'taki sel felaketinde yıkılan köprü, 6 aydır onarılmayı bekliyor. Köprünün eksikliği nedeniyle vatandaşlar uzun mesafeler yürümek zorunda kalırken, dereden yayılan kötü koku çevre halkını olumsuz etkiliyor.

Şanlıurfa'nın merkez Haliliye ilçesi Ahmet Yesevi Mahallesi'nde, 15 Mart'ta meydana gelen sel felaketinde zarar gören köprü, 6 ay önce yıkılmış olmasına rağmen henüz onarılmadı. Köprünün altından geçen derenin yaydığı koku, çevrede yaşayan vatandaşlar ve esnafa büyük rahatsızlık veriyor.

Köprü, mahalle halkı için önemli bir ulaşım noktası iken, yıkılmasının ardından vatandaşlar karşıya geçmek için yaklaşık 1 kilometre yürümek zorunda kalıyor.

 Durumdan şikayetçi olan mahalle sakinleri ve esnaflar, köprünün bir an önce yapılmasını talep ediyor. Vatandaşlar, yetkililerin duruma bir çözüm bulması için sitemde bulundu.

“Köprümüzün bir sıkıntısı olmadığı halde yıkılmas mağduriyet oluşturdu”

Yaşadıkları mağduriyeti anlatarak çözüm isteyen Nadir Can, "Deprem felaketinden sonra malumunuz, ulaşıma sel felaketi geldi. Sel felaketinden sonra buradaki derede genişletme çalışması başlatıldı. Köprümüzün bir sıkıntısı olmadığı halde deremizin köprüsü yıkıldı. Burayı kimin üstlendiğini de bilmiyorum; belediye mi, devlet mi, şu sıralar köprümüzü neden yıkıyorlar, yıkıyorlarsa neden yapmıyorlar? Bizim köprümüz sağlamdı, yıktıktan sonra vatandaşlar mağdur olmaya başladı. Bu yol hem esnaflara hem pazara hem de üç tane okula çıkıyor. Bu yola girebilmek için bir kilometre yol dönmeleri gerekiyor vatandaşların. Gördüğünüz gibi kanal suyuna lağım suyu karışmış durumda. Kime söylediysek bize 'üstlenici firma', üstlenici firma 'ŞUSKİ'ye', ŞUSKİ ise DSİ'ye yönlendiriyor. DSİ'de binlerce çalışan ve binlerce iş makinesi var. O kadar çalışan, makineler, operatör olmasına rağmen neden burayı ihaleye verdiler, ona da bir anlam veremiyorum. Burada gördüğünüz bütün vatandaş, esnaf, halk ve mahalleli; hepsi burada. Hem kokudan hem de sinek ve haşereden dolayı duramıyorlar. Belediyenin burada herhangi bir çalışması yok. Belediyemizden de herhangi bir talebimiz yok, biz talep ettik ama yüzümüze bile bakmadılar. Yanımdaki arkadaşımız oto yıkamacı, günde dört beş tane araba yıkıyordu ama yol kapandığı için geliş gidişler olmadığı için şu an onu da yıkayamıyor. Çocuklar yoldan karşıya geçebilmek için derenin içine giriyorlar, hastalığın ve pisliğin içine giriyorlar. Anneleri babaları okula ya da çarşıya gönderiyor. Ne yapsın çocuklar? Bir kilometre öteden dönüp gelmeleri gerekiyor," dedi.

“Madem yapmayacaklardı, niye yıktılar?”

Dereye lağımın akmasından dolayı pis kokudan duramadıklarını ifade eden Mukaddes Korkmaz, "Bizim şikayetimiz lağım suyunun kanal suyuna karışması. Bu mahallede artık duramıyoruz, her taraf pislik kokuyor. Evimizin içinde de oturamıyoruz. Sinek, haşere ve sivrisinekler bizi bitirdi. Lağım suyundan dolayı sivrisinekler var. Pencerelerimizi kapatıyoruz; sıcak, pencereleri açıyoruz her taraf pislik kokuyor. Pislikten dolayı duramıyoruz. Önceden en azından kanalda temiz su akıyordu, şimdi lağım suyu karışıyor. Kanalı belediye gelip yapsalar iyi olur. Madem yapmayacaklardı, niye yıktılar? Madem yıktılar, bari yapsınlar.” diye konuştu.

“Genişletmek için köprümüzü yıktılar ve yaklaşık 5-6 aydır köprümüz bu şekilde duruyor”

Mehmet Tumul ise yetkililerin vurdumduymazlığına dikkat çekerek "Yaklaşık iki buçuk yıldır bu mahallede esnafım. Sel felaketinden sonra gösteriş amaçlı, sözde genişletmek için köprümüzü yıktılar ve yaklaşık 5-6 aydır köprümüz bu şekilde duruyor. Komşularımızın çocukları hepsi rahatsızlandı. Sabahları çıkan koku ve sivrisinekten dolayı bizim müracaat ettiğimizde bize hesaba almıyorlar. Ha bugün ha yarın derken altı yedi aydır yapmadılar. Yaklaşık sekiz gündür elektrikler kesildi, çocuklarımız ders çalışamıyor. Kime şikayet etsek, bir diğerine gönderiyor. Böyle bir sorun Diyarbakır gibi bir yerde olsa yarım saatte bitirilecek bir şey. Ama burası, 7 aydır bitmedi. Bayanlar ve çocuklar bu dereye inip çıkıyorlar, karşıya geçmek için. Bu çocukların hepsi hasta oldu. Gördüğünüz gibi çocuklar düşe kalka çıkmaya çalışıyorlar. 'Bu başkanımız şöyle, bu başkanımız böyle, Urfa'ya yenilik,' dediler. Hani nerede başkan? Urfa'nın içine ettiler, bıraktılar. Yapmasalardı bundan daha iyiydi. Gece saat 8’den sonra bütün evlerin içi pislik kokuyor, gündüz pislikten dolayı sinekler uçuşuyor fakat ortada belediye yok. Önceden bir sinek ilaçlaması yapılıyordu, şimdi haftada bir defa yapılıyor. Muhtarımızdan Allah razı olsun. Kendisi de bu rezillik yüzünden gelip yüzümüze bakamıyor. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve ŞUSKİ gelip bu hale getirdiler burayı ve herhangi bir çalışma yapmadılar. Yani bunu millete kendileri nasıl anlatacaklar? Bunlar Urfa'ya yakışmayan hareketler. Bizim talebimiz seçimlerde nasıl gece gündüz peşimizde dolaştılarsa şu anda sadece bir defa gelip buraya el atmaları. O paraları alıp çocuklarıyla rahat rahat gidip yatmasınlar. Bunun ahı da var. Yazık günah. Bizim tek talebimiz işlerine bakmaları." ifadelerini kullandı.

“Sel felaketinde dükkanımı kaybetmedim ama kulun verdiği sıkıntıda kaybettim”

Kış çayı alırken nelere dikkat edilmeli? Kış çayı alırken nelere dikkat edilmeli?

Mehmet İme ise köprünün yıkılmasından dolayı dükkanında alışverişin olmadığını söyleyerek "Yaklaşık 5 yıldır burada esnafım. Ufak bir marketim vardı. Geçtiğimiz yıl yaşadığımız sel felaketinden sonra herhangi bir sıkıntı yaşamadık. Yani bu köprüyü yıkmasalardı bizim için şu durumdan daha iyiydi. Burada bir yağmur yağdı, korkumuzdan herkesi evinden çıkartmaya çalıştık. Yine selde olan felaket yaşanacak korkusundan buranın ihalesini DSİ mi belediye mi, yoksa bir başkası mı aldı önemli değil. Bu bizim sorunumuz değil, burayı yapmaları için günde on defa adamları arıyoruz. Sağ olsunlar, cevap veriyorlar. Fakat her seferinde 'gelip yapacağız' diyorlar ama şu ana kadar herhangi bir gelişme yok. Bence buranın sorumlusu gelir. Bizim ricamız, bizi bu çileden kurtarmalarıdır. Ben deprem zamanında dükkanımı kapatmadım, sel zamanında da kapatmadım. Kurban olduğum Allah'ın verdiği felakette ben dükkanımı kaybetmedim ama kulum verdiği sıkıntıda ben dükkanımı kaybettim. Benim dört yaşında çocuğum var. Ben çocuğumla beraber devamlı bu dereden geçtiğim için çocuklarımın her tarafı yara olmuş durumda. Seçim zamanı nasıl gelip bizden oy topladılarsa Allah rızası için gelip bir defa bize, 'sorununuz nedir' diye sorsunlar. İki paket mercimek, iki paket makarna vermeye benzemiyor bu işler." dedi.

“Köprümüzü yapıp eski haline getirsinler, altyapıyı da düzenlesinler”

İbrahim Halil Subaşı da köprünün olmamasından dolayı sıkıntı çektiklerini dile getirerek "Ben de bu mahallede esnafım. İş yerim hemen yan taraf, tam yıkılan köprünün karşısı. Biz burada sel yaşadık. Sel de yakıcıydı ama bu kadar zarar vermedi bize. Daha sonra yüklenici firma gelip burayı daha kötü bir hale getirdi. Burada patlayan kanal suları, pis gider suları, hepsi gün yüzüne çıktı. Çocuklarımızın hepsi şu an rahatsız ve geçiş yolumuz yok. Ben kendim esnafım, ileride bir köprü daha vardı, onu da yıktılar. Şimdi 1-2 kilometre ileride bir köprü kaldı. Yarın öbür gün onu da yıkarlar bence. Artık geçiş yolumuz kalmayacak. Karşıya geçebilmek için mahalle aralarından geçmek zorunda kalacağız ama o sokakların hepsi yıkık. İş yapamaz hale geldik. İş yerime gelmek için de çevre yolunu kullanıyorum. Daha önceden bu yoldan geliyordum, dükkanım da tam karşısı. Ama yol kapalı olduğu için mecbur çevre yolundan yolumu uzatıyorum. Bizler mahalle sakinleri olarak çok sıkıntılı bir dönemdeyiz. Bizim tek talebimiz; köprümüzü yapıp eski haline getirsinler, altyapıyı da düzenlesinler. Çocuklarımız rahat bir şekilde okullarına gidip gelebilsin, buralarda oturanlar rahat bir şekilde evlerinde oturabilsin. Esnaflar iş yapamaz hale geldi. Bize gelince vergilerini istiyorlar. Eğer bizden bütün giderleri istiyorlarsa en azından bizim ihtiyaçlarımızı da karşılasınlar." şeklinde konuştu.

“Biz okulumuza bile suyun içinden geçip gidiyoruz”

Mahalleli çocuklar ise şunları söyledi:

"Köprüyü yıktıkları için okulumuza gidip gelemiyoruz. Okula giderken kanala inip çıkıyoruz ve bu pis sudan dolayı bir sürü kişi hastalandı. Devletten ricamız; lütfen gelip şurayı yapsınlar. Seçimlerden önce gelip bizlere vaatlerde bulunuyorlar, seçimden sonra da herhangi bir şey yapmıyorlar. Hani nerede vaatleriniz? Şuranın haline bakar mısın abi? Biz okulumuza bile suyun içinden geçip gidiyoruz.”

Konu ile ilgili Büyükşehir Belediyesi’nden alınan bilgide taşkın dere çalışmasının DSİ’ye ait olduğu belirterek konunun belediye ile alakalı olmadığı ifade edildi. Yetkililerden konu ile ilgilli açıklama yapılacağı öğrenildi. (İLKHA)

Kaynak: ilkha