Unutulmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarını yaşatan 4 çocuk babası Güneş, hazırladığı yöresel giysileri üretimini yaptığı bez bebeklere giydirerek meydana getirdiği ürünlerden hem yöre halkının kültürünü yaşatmaya çalışıyor hem de ailesinin geçimini sağlıyor.

El becerisi sayesinde el sanatları işine yönelen Güneş, evinin bir odasında tek bir dikiş nakış makinasıyla çalışmalarını sürdürüyor.

Gittiği köylerde gördüğü yöre halkının giyim tarzını ve kültürünü bez bebeklerle canlandıran Güneş, geçmişin izlerini günümüzde yaşatmaya devam ediyor.

Sabırla ve özenle hazırladığı ürünlerini fuarlarda sergileyen Güneş, el işlemesi ürünlerin büyük değer gördüğünü söylüyor.

Yaklaşık 26 yıldır yöre halkının giyim ve yaşam kültürünü yansıtan bebeklerin üretimini devam ettiren geleneksel giysili bez bebek ustası 52 yaşındaki Süleyman Güneş, İLKHA muhabirine bu serüvene nasıl başladığını anlattı.

Süleyman Güneş

"Atölye kiralayacak gücüm yok"

Geleneksel giysili bebek yapmasındaki amaçlarından birinin geleneksel el sanatlarının değerini koruyarak gelecek nesillere aktarmak olduğunu belirten Güneş, "El sanatlarıyla uğraşıyorum. Evin bir köşesinde işimi sürdürüyorum. Günümüz şartlarda bir atölye kiralayacak gücüm olmadığı için odanın bir köşesinde işimi sürdürüyorum. Küçüklüğümden kalma el becerim ve resimim çok kuvvetli olduğu için böyle bir işe kalkıştım. İşe başladığım ilk başlarda böyle değildi ama bugüne kadar yaptığım ürünler insanların ilgisini çekiyor ve satış yapıyordum." dedi.

"Kültür Bakanlığından sanatçı unvanı aldım"

Ürünlerini fuarlarda da sergilediğini ifade eden Güneş, "Bir etkinlik olduğunda ürünlerimi alıp oraya gidiyordum. Hep kendime bir şeyler katarak bugüne geldim. Kültür Bakanlığından sanatçı unvanı aldım. Gittiğim fuarlarda bu çalışmalarım birincilikler aldı. Hiç unutmam, bir ara bütün masrafları kendim ödediğim Ankara'daki bir fuara gitmiştim. O sene standım birinciliği aldı. Her gelen ürünü tebrik ediyordu. Birinci gelene gelecek sene stant hediye olarak bedava verilecekti. Bir sene geçtikten sonra tekrar fuara gittim. Gördüm ki birinci gelen ürünümüz dev afiş ve panolarda sergilenmiş. Bunu gördüğüm zaman çok mutlu oldum. Kültür Bakanlığından bize yüklü bir sipariş geldi." diye konuştu.

"Büyük bir beğeni var"

Köyde yaşayan insanların resimlerinin çizimini yaptıktan sonra el sanatı ürünlerini ortaya çıkardığını vurgulayan Güneş, "Zaman içinde köy hayatının git gide kaybolduğunu anlayınca ürünün yelpazesini daha çok genişlettim. Ardından kim hangi ürünü istiyorsa ona daha çok yöneldim. İnsanların tercihine göre bunu çoğaltmaya başladım. Yoğurt satan kadın, elma satan adam, köyden üzüm getiren adam, köye gittiği zaman adam yastıkta mı, sedirde mi oturmuş tarzından yönetmenmişim gibi bebeklerime lanse ettirdim. Bu büyük bir beğeni kazandı." ifadelerini kullandı.

"Kendi kültürümüze sahip çıkmıyoruz"

Coğrafya insanının çok renkli elbise giydiklerini ifade eden Güneş, şöyle devam etti:

"Burada Koçer kadınların böyle giyindiklerini gördüm. O yüzden bebeklerimin adını Koçeri koydum. Kendi kültürümüzü ve batıdaki kültürü mozaik haline getirip bu ürünler ortaya çıktı. Günümüzde fabrikalar bir dokunuşta bir sürü ürünü ortaya koyuyor. Ürünlerin üzerinde sağlık açısından açıklayıcı bir etiket var. Bir sürü ürünün üzerinde yoktur. Bizim çocuklarımızın giyim kuşamından Barbie amblemi var, onu benimsiyorlar. Biz kendi kültürümüze sahip çıkmadığımız için bu bizim kaybımızdır. Biz üretmediğimiz için başkaları piyasanın kaymağını yiyor."

"Kültürümüzü unutmamamız lazım"

Geleceğin sporcularu bu merkezde yetişecek Geleceğin sporcularu bu merkezde yetişecek

Sanatsal anlamda bölge halkının kültürüne yönelik üretimin çok az olduğunu vurgulayan Güneş, "Sanata değer var ama insanlar yapmadığı için çok az. Eskiden kerpiç evlerimizde bulunan yer minderi, sedir olsun, nakışlar, el dekoru olsun insanlar bunları ayıpmış gibi eliyle itiyor, yeni ürünlere yöneliyor. Eski kültürümüzü de unutmamamız lazım. Yaptığım bu çalışmalardan ekmeğimi kazanıyorum ve evimi, çocuklarımın geçimini böyle sağlıyorum." dedi.

"Çalışmadan, alın teri dökmeden bir yere varılmaz"

Kimi zaman gece yarılarına kadar çalıştığını ifade eden Güneş, son olarak şunları söyledi:

"Çalıştığım zaman çocuklar benimle beraber atölyede yardım ederlerdi. Bugün onun meyvesini yiyorum. İşlerimize mutlaka dört elle sarılmak gerekiyor. Çalışmadan, alın teri dökmeden bir yere varılmaz. Yaptığım ürünlerin satışını yaptığım zaman gerçekten çok mutlu oluyorum. En çok da insanların olumlu cümleleri beni mutlu ediyor." (İLKHA)

Kaynak: ilkha