Ülkenin çeşitli yerlerinde “Aksa Tufanı’nın” yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen yürüyüş ve basın açıklaması etkinliği, Mardin’de de yoğun bir katılımla gerçekleşti.

Kentte faaliyet yürüten 60’a yakın sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Mardin Sivil Toplum Kuruluşları Platformu tarafından etkinlik düzenlendi 

Valilik Parkı önünde başlayan ve 15 Temmuz Şehitler Meydanında bulunan Şakir Nuhoğlu Camii önünde sona eren yürüyüş boyunca kalabalık, ellerinde Filistin bayrakları ile ‘Mardin’den Gazze’ye direnişe bin selam’ sloganları attı.

Yürüyüşün ardından İlahiyatçı-Yazar Mahmut Kılınç ve Filistinli Prof. Dr. Abdülfettah El Avaisi birer konuşma yaptılar.

"Gazze ve Refah sınır kapısında 600'e yakın çocuk hasta, kronik hastalıklar nedeniyle tedavi bekliyor" "Gazze ve Refah sınır kapısında 600'e yakın çocuk hasta, kronik hastalıklar nedeniyle tedavi bekliyor"

Günün anlam ve önemini değinen İlahiyatçı-Yazar Mahmut Kılınç, 7 Ekim’de siyonistlerin Arz-ı Mevud hayalinin sona erdiğini ve bu tarihten sonra siyonist rejimin zayıflayarak kendi içinde çökme sürecine gireceğini vurguladı.

“7 Ekim, dünya tarihinde bir dönüm noktasıdır”

7 Ekim, dünya tarihinde bir dönüm noktası olduğuna dikkat çeken Kılınç, “Biz tarih boyunca zulme uğrayan mahrumlar ve yoksullarız. Bizim Allah’tan başka kimimiz kimsemiz yoktur. Binlerce parçaya da ayırsalar bedenimizi yine de zulümle savaşmaktan el çekmeyiz. İslam dünyasındaki iç çekişmeler, parçalanmışlıklar ve ihtilaflar yüzünden, Allah bizden gücümüzü ve heybetimizi aldı. Eskiden ümmet olarak bizler tarih yazıyorduk, fakat şimdi tarih bizi yazıyor. Tarihin akışını tersine çevirme gücünü ve kuvvetini yeniden kazanırsak kadim tarihimizi tekerrür edebiliriz. 7 Ekim, dünya tarihinde belki de insanlık tarihinde bir dönüm noktasıdır. Tarihçiler 21’inci yüzyılın tarihini 7 Ekim den önce ve 7 Ekim’den sonra diye iki dönem şeklinde yazarlar. Çünkü 7 Ekim’de HAMAS 1. Dünya savaşından sonra İslam dünyasında ilk kez dünyanın güç denklemini bozacak güce ulaştı. Asıl önemli olan bunun sarsıcı sonuçları bundan sonra görülecek. 7 Ekim de İsrail’in Arz-ı Mevud hayali artık bitmiştir. Bundan sonra İsrail zayıflayacak, küçülecek ve kendi içinde çökecektir. 7 Ekim de İsrail, ABD ve Batının Dünya’ya ayar verdikleri silahları hiçbir işe yaramadı. HAMAS’a yenildiler, Yemen’e Lübnan’a yenildiler, İsrail’in varoluşu artık bundan sonra masallarda kalacak.7 Ekim de ABD, AB ve İsrail askeri ve siyasi açıdan dünya âleme rezil oldular, insanlığın ortak nefretini kazanmaktan başka bir kazanımları olmadı.” şeklinde konuştu.

“HAMAS sadece Gazze’yi savunmuyor”

Kılınç, “7 Ekim de HAMAS batı dünyasını, batı hegemonyasını, batı küreselleşmesini bitirdi. 7 Ekim de bir maskeli adam çıktı, adı Ebu Ubeyde, bu maskeli kahraman herkesin yüzündeki maskeleri düşürdü. 7 Ekim de Tarih çizgisi yön değiştirdi. 7 Ekim batının İslam dünyasında küresel tahakkümünün bittiği bir dönüm noktasıdır. 7 Ekim İnsanlığın bu sömürüden bu kibirden bu küresel kölelikten kurtulmanın ilk ayak sesleridir. 7 Ekim’den sonra Siyonist çeteler kundaktaki bebekleri çocukları kadınları masum sivilleri öldürerek HAMAS’ın direnişini dize getirmeye ve savaşı kazanmaya çalıştılar, öfkeleri, vahşetleri korkularındandır, kaybedeceklerdir. Aksa tufanı, işgalci düşmanı elbirliği ile boğabilme çağrısıydı. 76 yıllık Siyonist işgalin kurulacak güçlü ittifaklarla sona erebileceğinin bir ilanıydı. Abluka altında ve zor şartlarda bile düşmana karşı hazırlanabilmeyi başarmış, Filistin İslami direniş hareketinin devlet imkanlarına sahip bölge ülkelerine yol açmasıydı. HAMAS sadece Gazze’yi savunmuyor, bir avuç kahraman Küresel emperyalizme tek başına bir yıla aşkındır meydan okuyor, ABD ye, Avrupa’ya, dünya düzenine, siyonizmin bütün aparatlarına, sömürgeciliğin bütün kalelerine, bütün yönetimlere, silah gücüne, yenilmez denilen ordularına, füzelerine, uçaklarına donanmalarına üstün teknolojilerine, bütün finans gücüne, bütün medya gücüne, entelektüel zihnin. HAMAS ve diğer direniş grupları Sadece Gazze’yi savunmuyor, dünya düzeninin temellerini vuruyor, sarsıyor, insan ırkının şerefini savunuyor.” ifadelerini kullandı.

Kılınç, işgal rejiminin ilerdeki hedefinin Türkiye toprakları olduğunu belirterek, “Londra’dan Paris’e, Newyork’tan, İstanbul’a Güney Afrika’dan Avusturya’ya kısacası dünyanın bütün ülkelerinde bütün şehirlerinde, bütün sokaklarında, bütün mahallelerinde, kitleler onlarla aynı sesi, aynı iradeyi, aynı direnişi bayraklaştırıyor, milyarlarca insan küçücük bir toplumun kahramanlığı üzerinden küresel sömürü düzenine isyan ediyor. Bütün rejimler ve yönetimler vatandaşlarıyla ayrışıyor. Yönetimleriniz, zalim liderleriniz sömürgeci sistemleriniz, vahşi gücünüz, Firavunca kibriniz, Nemrutça gaddarlığınız mazlum halklar nezdinde hiçbir zaman bu kadar nefret ve kin toplamadı. Mazlumların bunca öfkesi dünya’yı yeniden şekillendirecek, Gazze dünyayı değiştirecek. Gazze’deki soykırımına göz yumulan işgalciler, Gazze de sürdürdüğü soykırımı Lübnan’a taşıdı, artık işgalin boyutunu Lübnan’dan sonra Yemen, Suriye, Irak ve Türkiye’nin de içine alacak şekilde genişletmek istiyorlar. İslam Dünyasının utanç verici sessizliği düşmanı cesaretlendirmiştir. Kana susamış bu vampirlerin vahşi saldırıları acilen durdurulmazsa bütün bölge bir ateş çemberine dönecek. Güveni yok eden sınır ve kural tanımayan bu terör çetesinin saldırılarına karşı Sessiz kalmanın bedeli çok ağır olacağı bilinmelidir. Siyonist terör çetesi ve işbirliği içinde olduğu güçler saldırmadığı yerleri sadece biraz zamana ihtiyacı olduğu için öteliyorlar. Bugün bu tehdidi kavrayamayanlar, yarın ülkelerinin şehirlerinin nasıl heba olacağını izlemekle yetinecekleridir.” ifadelerini aktardı.

Hükümet yetkililerine çağrıda bulunan Kılınç, “israil denen yapı, tarihin en büyük ve en vahşi sınır tanımaz terör örgütüdür. Siyonizm ise, insanlığı topyekûn hedefe koyan bu örgütün faşizan ideolojisidir. Cumhurbaşkanının mecliste dile getirdiği ‘Vad edilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin tamamen dini fanatizmle Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan toprakları olacaktır.’ Şeklinde dile getirdiği terör ve tehdit algısına karşı devleti, hükümeti ve meclisi göreve davet ediyoruz.” dedi.

“İncirlik ve kürecik üsleri hiç zaman kaybetmeden derhal kapatılmalıdır”

Kılınç ifadelerini şöyle sürdürdü: “1. Dünya savaşından sonra korsan terör devletinin temelleri atıldı, 2. Dünya savaşından sonra sömürgeci batılı devletler 1948 de terör devletini kurdular. Korsan terör devleti ve batılı müttefikleri İslam Dünyasında 3’üncü Dünya savaşını çıkartmak istiyorlar. Neden çıkarmak istediklerini biliyor musunuz? Terör devleti ve batılı müttefikleri vaat edilmiş topraklar üzerinde büyük İsrail’i kurmak için 3’üncü Dünya savaşını çıkarmak istiyorlar. Bunun için İncirlik ve kürecik üsleri hiç zaman kaybetmeden derhal kapatılmalıdır. Siyonistlerle ilişkisi olan iş adamlarına ve firmalara yönelik sıkı tedbirler alınmalıdır, soykırıma destek veren soykırımcılarla ilişkisi olan herkes cezalandırılmalıdır. Kısacası başta Türkiye cumhuriyeti olmak üzere bölge ülkeleri savaşın bütün yol ve yöntemlerini bu terör çetesine karşı hayata geçirmelidir. İslam dünyasındaki tüm müminler Gazzeli savunmasız kadın ve çocukları savunmakla yükümlüdürler. Bu Müslümanlar üzerine namaz, oruç ve zekât gibi farzdır. Bu kuru kuru laflarla olmaz bunun fiili icraatta geçmesi lazım, Korsan terör şebekesi kınanmaktan azarlanmaktan, yalnız kalmaktan anlamaz. Konuşma, kınama, ateşkes için yalvarma, terör çetesini durdurmak için yetmiyor. Vahşi terör çetesini durdurmak için büyük şeytan Amerika ve Avrupa ya yalvarma zamanı geçti artık. Tam bir yıldır Gazze ile ilgili herkes her şeyi konuştu. Şimdiye kadar Dua, infak, miting, boykot, diplomasi ve benzeri her şey konuşuldu. Ancak Terör çetesinin anlayacağı tek bir şeyi konuşmadık cihad! Müslümanların kavli dua ile birlikte Fiili duaya geçmeleri gerekir.”

Filistinli Prof. Dr. Abdülfettah El Avaisi ise, Aksa Tufanı Operasyonu'nun, uykuya dalan İslam ümmetin kıpırdamasına vesile olduğunu belirterek, ”Bundan bir yıl önce Kasam Tugay'ları yönetimi Mescid-i Aksa'nın maruz kaldığı tehlikelere rağmen İslam ümmetine kendilerini uyuyor görmemeleri için bir karar aldılar. siyonistler Mescid-i Aksa’yı böldüler ve Mescid-i Aksa’nın yıkılması projesini masaya yatırıp Amerika’dan onay bekleme sürecine koyuldular. Ümmet uyuyorken Kassam Tugayları harekete geçti. Kassam Tugayları burada yapılması gereken çok önemli tarihi değiştirecek, sadece Filistin tarihinden değil, Türkiye tarihini, Orta Doğu tarihini, hatta dünyanın tarihini değiştirecek bir karar alması gerekiyordu. Kassam Tugaylarının artık bir ümmete bir nefes aldırması gerekiyordu. Bu karar tam bir yıl önce 7 Ekim tarihiydi. Aralarında yaklaşık 2 bin 400 mücahit seçilmiş, yüz yıldır İslam ümmetinin yapamadığını çok az bir sürede yaptılar elhamdülillah. 7 Ekim’de sabah saatlerinde eğer Orta Doğu devletleri Filistin'e komşu olan devletler, Arap devletleri, Arap oluşumları bu olayın içine girseydi şimdi İsrail diye bir devlet olmayacaktı. Ancak maalesef kasam tugayları yalnız bırakıldı, tek başına bırakıldı. Tam bir yıldır kasam Tugayları hem kendi kanını hem de Gazze’deki kardeşlerimizin kanını veriyor. Ancak maalesef hala İslam ümmeti uyku halinde. Vallahi eğer Seyyid Kutup eğer bugün yaşıyor olsa ve direnişi görseydi Kassam Tugayları için sahabe nesli geliyor kelimeleri ağzından dökülecekti. Kassam Tugayları’nın şu an yaptığı, her Müslüman'ın başını dik tutturuyor ve her Müslüman İslam'la gurur duyuyor. Vallahi yapılan kahramanlıkları biz sadece sahabe elinde görebildik.” ifadelerine yer verdi.

“Gazze’deki Müslümanların imanları eğer ümmete dağıtılsa tüm ümmete yeter”

El Avaisi, “Gazze’de öyle aileler var ki nüfus kayıtlarından tamamen silindiler. Ancak buna rağmen vallahi onların imanları eğer ümmete dağıtılsa tüm ümmete yeter. Onca vahşete rağmen ağızlarından dökülen sadece Elhamdülillah, Elhamdülillah, Elhamdülillah sözleridir. Çünkü kanlarını ve canlarını Mescid-i Aksa'ya feda etmişler. Kassam Tugayları ve Gazze halkı üstüne düşenin fazlasını yaptı ama maalesef ümmet onlara ihanet etti, İslam devletleri onlara ihanet etti, İslam müessesatları onlara ihanet etti. 2 milyar insan Gazze’ye ne bir ilaç sokabiliyor, ne de bir damla su sokabiliyor. Bu akıl edebilir bir şey mi? Eskiden de bu katliamlar oluyordu ama eskiden bu katliamlar soykırımlar gözden uzak kameralardan uzak yapıyordu. Ama şu an günümüzde bunların tamamı insanların gözlerinin önünde yapılıyor. Camilerde katliamlar yapılıyor. Hastanelerde katliamlar yapılıyor. Gazze’de ayakta duran bir günü bile artık yok. Ama maalesef hala ümmet bunu sadece izliyor. Bir yıldır Gazze bu haldeyken biz artık konuşmayacağız. Biz bireysel olarak Gazze’dekilerin muzaffer olması için ne yapmamız gerekiyor sorusunu sormamız lazım. Bir yıl boyunca ne yapıldı ve eğer bir şey yapmamışsak tekrar dönüp nefislerimize bunu sormalıyız. Yüce Allah bir kıyamet gününde size sormadan önce siz burada kendinize sorun. Eğer ki Gazze düşerse ikinci günde Mescid-i Aksa yıkılır, üçüncü günde ise israil askerlerini Türkiye’de göreceksiniz.” şeklinde kaydetti.

Etkinlik, yapılan duanın ardından sona erdi. (İLKHA)

Kaynak: ilkha