Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen "Küresel Dini Liderler Zirvesi"ne katıldı.

Dünyanın birçok ülkesinden gelen dini temsilcilerin de katıldığı zirvenin açılında konuşan Başkan Erbaş, yeryüzünü imar ve ıslah etmekle görevli olan insanoğlunun, hataları, yanlış karar ve uygulamaları sebebiyle dünyanın küresel krizlerle kuşatıldığı bir asırda yaşandığını belirterek, şunları söyledi:

"Varlığın yalnızca maddeyle; bilginin sadece aklın verileri ile izah edildiği, alemin sadece dünyaya indirgenip ahiretin yok sayıldığı bir çağa tanıklık ediyoruz, yani dünyevileşme çağı… Savaşların, işgallerin, katliamların kıskacında, masumların feryatlarının arşı titrettiği kirli bir zamana şahitlik ediyoruz. Can Azerbaycan'ın 30 yıl boyunca Karabağ toprakları nasıl işgal edildi, nasıl cinayetler işlendiyse bugünde Filistin'de görüyoruz. Topyekûn bir halk, tüm dünyanın gözü önünde yok ediliyor, soykırıma uğruyor. Gözü dönmüş zalimler, insanlıktan nasibini almamış katiller, Gazze'yi, Filistin'i, Lübnan'ı ve nice masum coğrafyayı kan ve gözyaşı diyarına çeviriyor. Tarihi eserleri, tabiatı, medeniyeti tarumar ediyor. Bizler, küresel kötülükler karşısında, hukuk, vicdan, merhamet zemininde birlik, beraberlik içerisinde hareket etmek zorundayız." dedi.

"İnsanı çevreyle kavgalı hale getiren bir hayat tasavvuru, dünyayı felaketlere sürüklüyor"

Dışişleri Bakanı Fidan: Suriye halkı için yeni, umut dolu bir dönem Dışişleri Bakanı Fidan: Suriye halkı için yeni, umut dolu bir dönem

Erbaş, "Teknolojinin adeta kutsandığı bu çağ, anlam ve değerler ekseninde bir ahlak ve medeniyet krizi yaşıyor. İnsanı varoluş gayesinden uzaklaştıran, çevreyle kavgalı hale getiren bir hayat tasavvuru, dünyayı felaketlere sürüklüyor. Küresel ölçekte yaşanan çevre sorunları, sadece insanoğlunu değil tüm ekolojik sistemi, eko sistemdeki tüm varlıkları tehdit ediyor." diye konuştu.

"Nükleer, biyolojik ve kimyasal silahların çevreye verdiği zarar korkunç boyutlara ulaştı"

Bugün gücü, tüketimi, tahakkümü hayatın merkezine koyan bir anlayışın, yeryüzündeki tüm doğal dengeyi tahrip ettiğine dikkati çeken Erbaş, "Endüstriyel üretim, ekonomik büyüme, istihdam, refah gibi kavramlara sığınılarak doğal kaynakların, ekolojik çevre ölçüsüz şekilde istilaya maruz kalmıştır. Bu süreçte, çevresel felaketler, küresel ısınma, gıda güvensizliği, doğal kaynakların talan edilmesi, havanın, suyun, toprağın korkunç şekilde kirletilmesi hep göz ardı edilmiştir. Daha da vahim olan, nükleer, radyoaktif, biyolojik ve kimyasal kitle imha silahlarının çevreye verdiği zarar korkunç boyutlara ulaşmıştır. Açıkça ifade etmek gerekir ki tüm bunlar gelişmiş ülkeler tarafından yapılmıştır ve yapılmaktadır." ifadelerini kullandı.

"İnsan tabiatın hâkimi değil emanetçisidir"

İslam'a göre insanın, doğal çevre üzerinde sınırsız tasarruf hakkına sahip olmadığını kaydeden Erbaş, "İnsan tabiatın hâkimi değil emanetçisidir. Bu yüzden insan tabii çevreden ve Allah'ın nimetlerinden faydalanma esnasında tam bir kulluk ve ibadet bilinciyle davranmalıdır. Kâinatın bir parçası olduğunu bilmeli, kendisine bahşedilen nimetleri doğru kullanmalı, doğal dengeyi korumalı, bunu da şuur ve samimiyetle yapmalıdır." değerlendirmesinde bulundu. (İLKHA)

Kaynak: ilkha