Çocuklar yaz tatilinde serbest ve özgür zaman geçirmeye alışarak, öğrenme sürecinden uzak kaldılar. Okulların açıldığı ilk birkaç adaptasyon sorunu yaşamamaları için de fiziksel ve mental olarak okula hazırlanmaları gerekiyor.

Psikolojik Danışman Fatma Kaya, konuyla ilgili İLKHA muhabirine önemli değerlendirmelerde bulundu.

Okulların açılmasıyla beraber öğrencilerin tekrar farklı bir düzene başlayacaklarını belirten Kaya, sabahçı ve öğlenci grubu olmak üzere iki farklı düzen oluşacak ve buna ayak uydurmak durumunda kalacak öğrencilerin bu süreçte adaptasyon problemleri yaşanabileceğini belirtti.

"Veliler çocuklarını baskı yapmadan takip etmeli"

Çocukları kaygılandıran şey, yeni bir süreç olduğunu söyleyen Kaya, "Acaba nasıl bir süreç bizi bekliyor?  zorlanacak mıyız? Nasıl bir ortamla karşılaştık? Öğretmenimiz nasıl mı olacak?  Gibi birçok kaygılar ve soru işaretleri yaşayabilirler. Aynı şekilde veliler de. Çocukların okula böyle motive bir şekilde gitmeleri adına hazırlıkların tam anlamıyla yapılması gerekiyor. Velilerin bu konuda çocuklarını kontrol etmesi, aralıklarla baskı yapmadan takip etmeli ve onların yanında varlığını hissettirecek güvende hissetmelerini sağlayacak motivasyonla yaklaşmalarını önerebiliriz." dedi.

"Çocukların ekran bağımlılığından koruması için ebeveynlere ciddi sorumluluk düşüyor" "Çocukların ekran bağımlılığından koruması için ebeveynlere ciddi sorumluluk düşüyor"

"Öğrenci ile öğretmen arasındaki bağ çok önemlidir"

Öğrenci ile öğretmen arasındaki bağ çok önemli olduğunu ifade eden Kaya, "Yaz döneminden araya girmesiyle birlikte bu bağda da zayıflık meydana gelmiş olabilir.  Öğrencilerin öğretmenlerine karşı saygınlığını koruması adı altında öğretmenlerin dikkate almaları ve onları yormaması adına öğretmenlerin öğrencileriyle ortak bir noktada faydada buluşabilmesi, onları anladığını, onların o kaygılarını anladığını ve buna uygun ihtiyaçlarına uygun cevap verecek ve yanlarında olacak nitelikte bir eğitim anlayışına sahip olduğunu hissettirmeleri gerekir. Öğretmenlerimiz için sınıf yönetimi oldukça zor. Farklı çocuklar orada bir şeyler öğretmeye çalışırken,  o motivasyonun kırılması, dinlemeyenler olabiliyor. Kendi aralarında tanışmalar olabiliyor ve de öğretmen için gerçekten de zorlayıcı bir süreçtir.  Öğrenciyle bağ kurma adına çalışmalar yapılırsa, belki oyunlar oluyor, ısınma oluyor ve yaz döneminde neler yapıldı. Böyle ortak bir faydada buluşulursa daha kolay olur." şeklinde konuştu.

"Öğretmenlerin anlatım tarzı öğrencilere hitap etmeyebilir"

Öğretmenlerin farklı öğretim metotlarını kullanması oldukça önemli olacağını belirten Kaya, "Öğretmenlerin anlatım tarzı öğrencilere hitap etmeyebilir. Öğrenciler pasif kaldıkları zaman, sadece dinleyici konumunda oldukları zaman, bunu başarmak gerçekten zordur. Yetişkinler bile bir başkasını dinlerken yeterince zorlanabiliyoruz. Dikkat dağılmaları olabiliyor. Çünkü toplu bir ortamdalar. Her ne kadar kendilerini koruyabilseler de buna dikkat etseler bile bir diğeri etmediği takdirde dikkatleri az dağılıyor. Bu öğrenci ve öğretmenler için de geçerlidir.  Öğretmenlerin burada çocukları aktif edecek bir öğretim metodu kullanması önemlidir. Beş duya hitap edebilecek aynı zamanda birden farklı daha çok oyunlaştırarak, somutlaştırarak, eğitim sistemi ses tonlaması mizacına çocuğa uygun hitap edecek şekilde ayarlaması önemli. Çünkü aksi takdirde ne oluyor? Çocuklar pasif kalıyor. Öğretmen bir yerden sonra motive olmuyor ve anlatma şevki de kırılmış oluyor. Öğretmen için zorlayıcı bir durum haline dönüşebiliyor." diye konuştu.

"Öğrencilere sorumluluk bilinci nasıl kazandırılır"

Eğitim denilen şeyin sadece okul ortamından ibaret olmadığını söyleyen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

"En önemli yerinde eğitim ev ortamında gerçekleşir. Burada velilere düşen kısım çocukların bir sorumluluk bilinci oluşana kadar desteklemeleri. Bunu yaparken arka planda çocuğa çok para, fazla müdahale etmeden daha çok destekleyici onları kaygılandırmadan, baskı oluşturmadan, onların yanında olduğu gerekli durumlarda yardımcı olabileceklerini hissettirmeleri oldukça önemlidir. Genelde okula yeni başlayan çocuklarda yani bu birinci sınıf olabilir, yeni dönem olabilir fark etmez.  Aileler çocuklarına 'işte bak bir şey olursa da sen kendi şöyle koru' gibi böyle biraz daha korkutucu, kaygı yaratıcı cümleler kurabiliyor. Bu da çocuklarda basık oluşturuyor. Henüz maruz kalmadığı bir durumun oluşabileceği tehdidini algılamış oluyorlar. Bunun yerine işte okulda böyle bir durum yaşarsan, öğretmenle paylaşabilirsin. Okulda işte herhangi bir şey yaşadığında iyi ya da kötü sadece kötü olmak zorunda değil. Benimle paylaşabilirsin. Yanında her zaman olacağımı güvende olduğunu bilmeni isterim gibi motive edici sözler kullanılabilir. Çocuğa biraz daha öz güven, aşılayıcı tarzda yaklaşım oldukça önemli. Üstesinden gelmesi için ailesinin tepkilerinden çekinmiyor olması gerekiyor. Ailesinin daha yumuşak, daha anlayışlı onu anladığını hissettiren, tepkiler vermesi oldukça önemlidir." diye konuştu. (İLKHA)

Kaynak: ilkha