Peygamber Sevdalıları ve Özgür Kudüs Platformu, Gazze'ye destek amacıyla "Zulme Karşı Sessiz Kalmayacağız! Siyonist Vahşet Durana Kadar Ayaktayız" sloganıyla yürüyüş ve basın açıklaması programı düzenledi.
Üsküdar Fevziye Hatun Camii'nde öğle namazında bir araya gelen grup, ellerindeki pankartlarla işgal rejimi ile destekçileri aleyhine, Filistin, Gazze ve direniş lehine sloganlar atarak Üsküdar Meydanı'na kadar yürüdü.
"Tüm uluslararası sistem fikren, ruhen, ahlaken ve fiilen çöktü"
Üsküdar Meydanı'nda Ercan Bozkurt'un Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda konuşan HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanı Avukat Mahmut Şahin, "Yaklaşık 15 aydır Gazze'de bir direniş var. Bu direnişin karşısında ise dünyanın gözüne sokarcasına canlı olarak bir soykırım işleniyor. Cami, kilise, hastane, okul, ambulans, yardım kuruluşları demeden işlenen bir soykırım var. 7 Ekim sabahı itibarıyla Aksa Tufanı ile uyandık. O günden bugüne direniş devam ediyor. Asla karamsarlığa girmeyen direniş devam ediyor ve tüm ablukalara rağmen diz çökmedi. Ancak israilin, MOSSAD'ın putu yıkıldı. Amerika ve işbirlikçilerin İkiyüzlülükleri deşifre oldu. Tüm uluslararası sistem fikren, ruhen, ahlaken ve fiilen çöktü. Bundan sonra asla mevcut haline devam edemezler. Sözde dünya barışını sağlamak için kurulmuş olan Birleşmiş Milletler bugün karar alamaz, aldığı kararların da pratiği olmayan bir sisteme dönüştü. Bu haliyle dünya asla bu sistemle devam etmeyecektir. Bundan sonra tarih 7 Ekim öncesi ve sonrası olarak anılacaktır. 7 Ekim'den sonra Gazze'nin karşısında duran, israilin yanında duranlar bir bir yok olacak ve tarih de buna şahit olacaktır." diye konuştu.
Peygamber Sevdalıları adına basın açıklamasını okuyan Şerafettin Güler, Gazze'de 14 aydan fazladır devam eden zulme karşı insanlığın suskun ve seyirci kaldığını, siyonist şer ittifakının bebek, çocuk, kadın, yaşlı ve sivil insanları fark gözetmeksizin soykırımdan geçirdiğini söyledi.
Gazze'de yaşanan zulüm ile bir halk dünyanın gözü önünde yok edildiğini belirten Güler, yaşananların tüm insanlığın imtihanı olduğunu, İslam aleminin bu imtihanda sınavı geçemediğini ifade etti.
"Devletleri, halkları gibi cesur olmaya davet ediyoruz"
Gazze'de yaşanan vahşet ve soykırıma sessiz kalındığı için siyonist işgalin gün be gün yayılmaya devam ettiğini, önce Lübnan, sonra Suriye, yarın ise sınırlarımıza kadar dayanacağını vurgulayan Güler, "Devlet liderleri başta olmak üzere uluslararası aktörler, devletler ve halklar, Siyonist işgale karşı izzet, şeref ve cesaretle mücadele etmekle mükelleftir. Sorumluluklarımızı yerine getirmemenin bedeli elbette ağır olacaktır. İstikbal ve istiklalimiz için siyonist zulme dur demek ile zillet, kölelik ve korkaklığı tercihe sıkışmış bulunmaktayız. Üçüncü bir yol yok. Bu meselede tarafsız kalan bertaraf olacaktır. Halklar olarak kararlıyız, bu zulüm bitecek. Safımız net, duruşumuz dik, mücadelemiz çetindir. Devletleri, halkları gibi cesur olmaya davet ediyoruz." dedi.
"Müslüman ülkeler, siyonist işgal rejiminin yayılmacı politikalarına karşı önlem almak zorunda"
Güler, "İslam coğrafyasında yaşanan bunca fitne, fesat, ayrılık, tefrika, tekfircilik, mezhepçilik, ırkçılık, cahiliye adetlerini yerle bir edecek büyük bir vaka yaşanmaktadır. Bu vaka Gazze'dir, Kudüs'tür, Filistin'in her bir karış toprağıdır, mazlumların feryadıdır. Bu vaka bir dönemin kapanmasına başka bir dönemin açılmasına kapı aralamıştır. İttifak, vahdet ve ittihat için somut adımların atılması gerekmektedir. Türkiye başta olmak üzere, 57 İslam ülkesi, siyonist işgalin Gazze ile sınırlı kalmadığını görmektedir. Gazze soykırımı, Lübnan’a saldırılar ve Suriye'nin işgal edilmesine karşı somut adımların atılması gerekmektedir. Müslüman ülkeler, siyonist işgal rejiminin yayılmacı politikalarına karşı önlem almak zorundadır. Aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakıp bölgesel ittifaklar kurmalıdır." şeklinde konuştu.
"Direnişe askeri, lojistik ve teknolojik destek verilmeli"
Dünyanın özgür halklarından ve mazlumların safında yer alan devlet liderlerinden taleplerini de sıralayan Güler, isteklerini şu şekilde sıraladı:
"Gazze'deki soykırımı durdurmak için İslam ülkeleri ve vicdan sahibi devletler, acil harekete geçmeli, İslami, siyasi, askeri ve insani sorumluluklarını yerine getirmelidir.
Uluslararası toplum ve devletler, tüm baskı araçlarını kullanarak Siyonist rejimin katliamlarını durdurmalıdır.
Siyonistlerin yayılmacı ve işgalci politikalarına karşı bölgesel ittifaklar kurulmalı, fiili adımlar atılmalıdır.
Direnişe askeri, lojistik ve teknolojik destek verilmelidir.
Seçimle işbaşına gelmiş olan HAMAS, Filistin halkının meşru temsilcisidir.
HAMAS'ın onayından geçmeyen her türlü karar gayri meşru olup, hiçbir geçerliliği yoktur.
HAMAS'ın Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması yönündeki şartları desteklenmelidir.
Uluslararası kararlar neticesinde, Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması, işgalcilerin Gazze'den çekilmesi, Gazze'nin yeniden imar edilmesi, insani yardımların ulaştırılmasına yönelik söz konusu kararların pratikte yerine getirilmesi için siyonist şer ittifakına karşı baskı yapılmalıdır.
Lübnan halkına yapılan saldırı ve katliamları durduracak somut adımlar atılmalıdır.
Suriye'nin toprak bütünlüğü korunmalıdır. Siyonistlerin işgal ettiği Golan Tepelerinden geri çekilmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.
Siyonist işgal rejimine karşılık veren Yemen, Irak, İran ve Lübnan desteklenmelidir.
Siyonist soykırımcılara destek sağlayan ürünlerin boykot edilmesine devam edilmelidir.
Üçüncü ülkeler üzerinden siyonist işgal rejimine petrol sevkiyatı başta olmak üzere ticaretin her türlüsünden vazgeçilmelidir.
Türkiye-israil çifte vatandaşı olan kişilerin İsrail ordusuna katılarak savaş suçu işlediği ve bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılması mal varlıklarına el konulmasını içeren yasa teklifi ivedelilikle yasalaşıp uygulanmalıdır.
Uluslararası Ceza Mahkemesinin soykırımcı Netanyahu başta olmak üzere, siyonist çeteler hakkında almış olduğu tutuklanma kararı pratikte yerine getirilmeli, katiller en ağır ceza ile cezalandırılmalıdır.
Siyonist işgal rejimi, denize dökülüp haritadan silinene kadar azim ve kararlılıkla Kudüs davasını savunmaya devam edeceğiz."
Program, İsmail Pekgöz'ün yaptığı dua ile son buldu. (İLKHA)