Son dönemlerde Telegram üzerinden kişisel verilerin satılması ve paylaşılması, ciddi güvenlik sorunlarına yol açtı. Bu durum, kullanıcıların e-Devlet gibi resmi platformlardan alınan bilgilerinin kötü niyetli kişiler tarafından ticari amaçlarla kullanıldığını ortaya koyuyor.

Bu bilgilerin arasında TC kimlik numarası, adresler, okul bilgileri ve aile soy ağacı gibi detaylar yer alıyor. Bu tür durumların hukuki açıdan ciddi sonuçlar doğurabileceği ve kişisel verilerin korunmasına yönelik önlemlerin daha etkili hale getirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Avukat Hikmet Delebe, kişisel verilerin korunması konusunda önemli uyarılarda bulundu.

Delebe, kişisel verilerin korunmasına yönelik olarak çıkarılan 6698 Sayılı Kanun'un önemine vurgu yaparak devletin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu gereğince mağduriyet yaşanmaması açısından tedbir almak durumunda olduğuna dikkat çekti.

“Bilgilerinizi verdiğiniz kurum rızanız olmadan başkalarıyla paylaşamaz”

Avukat Hikmet Delebe

Delebe, "Öncelikle kişisel veriler hangi kurumda tutuluyorsa, bunun mutlaka iyi bir şekilde muhafaza edilmesi gerekir. Siz bir birey olarak, telefon alırken, bir yere abonelik yaparken veya herhangi bir kurumda işlem yaparken kendi bilgilerinizi o kuruma teslim edersiniz. Daha sonra bu bilgiler amacına aykırı bir şekilde kullanılırsa bilgi sahibi olan kişilerin başına türlü türlü olaylar gelebilmektedir. Şu anda sizin bilgilerinizi verdiğiniz kurum, bilgilerinizi sizin rızanız olmadan başkalarıyla paylaşmama yükümlülüğü altındadır. İfşa etmek suçtur, kanuna göre suçtur. Son zamanlarda Telegram adlı sosyal medya platformunda, orada bilgileri bulunan kişilerin bilgilerinin değişik amaçlarla dışarıya ifşa edildiğine dair bilgiler ortaya çıktı. Bu, epey gündemde oldu ve Meclis’te de tartışmalara sebep oldu. Bu konu, yanılmıyorsam bir İzmir milletvekili tarafından tartışmaya açıldı ve bakana da soruldu fakat gelen cevaplar tatminkâr değil. Netice itibariyle, bu işten mağdur olan insanlar ortaya çıktı. Tabii devlet de kendi ülkesi içinde cereyan eden bu tür hadiselerin önünü önceden almakla mükelleftir.” dedi.

“Telegram üzerinden dağıtılan bu bilgiler kesinlikle hukuka aykırı olarak dağıtılmıştır”

Telegram üzerinden dağıtılan bilgilerin şikayete tabii olmadığını, Cumhuriyet savcılarının resen belirlemesi halinde soruşturma açtıklarını belirten Delebe, “Bir kurum sizden izin aldığında, çalışma iznini aldığında, onun veri tabanının sağlam olup olmadığının kontrolü kesinlikle yapılacaktır. Sonrasında meydana gelen mağduriyetler, vatandaş nezdinde önemli ölçüde zararlara yol açmıştır. Bu bakımdan Telegram üzerinden dağıtılan bu bilgiler kesinlikle hukuka aykırı olarak dağıtılmıştır. Hatta bu şikâyete tabi bir suç da değildir. Cumhuriyet savcılarının bunu resen belirlemesi halinde soruşturma açmaları gerekmektedir. Elbette bu işten mağdur olan, muzdarip olanlar da bulundukları Cumhuriyet Başsavcılıklarına şikâyet yoluyla kendi mağduriyetlerini dile getirebilirler. Savcılık bu şirkete müdahale ettikten sonra derhal harekete geçmeli ve soruşturma açmalıdır. Buna ilişkin müeyyide de buna ilişkin yaptırım da parasal değer olarak ortaya çıkartılmıştır. 5 bin liradan 1 milyona kadar, yani kişisel verileri dağıtan ya da bunları sızdıran şirketin çapına, çeperine, kurumsal kişiliğine bağlı olarak 5 bin liradan başlayıp 1 milyon liraya kadar adli para cezaları öngörülmüştür. Bu bakımdan vatandaşların, daha güvenli olduğunu ispatlayan sosyal medya mecralarını kullanmalarında fayda vardır. Aksi takdirde olay döner dolaşır ve kişisel mağduriyetlere yol açar.” şeklinde konuştu.

“Banka kendi mevduat sahiplerinin bilgilerini ve mevduatlarını korumakla mükelleftir”

Bakırcılar, soğuk havaya rağmen işlerinden vazgeçmiyor Bakırcılar, soğuk havaya rağmen işlerinden vazgeçmiyor

Mevduat sahibinin şifresinin kırılması veya şifrenin ortadan kaldırılması durumu söz konusu olduğunda bankanın sorumluluğunun olduğuna işaret eden Delebe, “Şu anda bütün bilgiler muhafaza altında ve elektronik ortamda saklanmaktadır. Kişilerin, tabii dijital şifreleri elde edilirse, vatandaşın bunu ispatlaması oldukça zordur. Mesela bir mevduat sahibi, hesabındaki parayı normalde şifre kullanarak çeker ama şifreyi başkalarıyla paylaşırsa başka kişilerin kötü amaçla parayı çektiğine dair bir ispata gidemez çünkü şifre, sonra paranın o kişi tarafından çekildiği varsayılır; ama eğer bu şifre, başka türlü yöntemlerle kırılmışsa, şifre ortadan kaldırılıp o özel bilgilere, özel hesaba ulaşılırsa, bunda da bankanın sorumluluğu söz konusudur. Kişiler, mevduat sahipleri, bankanın kendi hesabını, kendi mevduatını yeteri kadar muhafaza etmediğinden bahisle dava açıp bunu ispatlayıp bankadan talep edebilir çünkü banka, kendi mevduat sahiplerinin bilgilerini ve mevduatlarını korumakla mükelleftir. Dijital ortamda hesaplar açılıp kapandığına göre, paralar çekilip transfer edildiğine göre bunun koruma kalkanının da son derece sağlam olması gerekir. Vatandaş buna güvenerek paralarını bankalara, finans kuruluşlarına yatırır. Ama sonrasında şifreleme sisteminin basit olduğu, basit hamlelerle geçilebildiğine dair bir yöntemle kişiler mağdur edilirse, elbette bunun tazminat yükümlülüğü bankalardadır, finans kuruluşlarındadır. Eğer kişi, kendi şifresini kırdırmak suretiyle, yani onun rızası olmadan başkaları tarafından kullanıldığını ispatlarsa, bütün parasını bankadan faiziyle beraber isteyebilir. Ama şifreyi başkalarına verip, başkalarıyla paylaşıp paranın çekilmesine de yol açmışsa, kendi kişisel kusurundan dolayı bu para çekildiği için mevduat sahibinin bir hak talebi olamayacaktır.” ifadelerini kullandı.

“Türkiye'deki bütün bankaların bu konuda önemli tedbirler aldığını bilmekteyiz”

Delebe, şunları aktardı:

“Vatandaşlar, öncelikle kurumsal firmalarla iş yapmalı, kurumsal firmalar üzerinden alışverişini yapmalı. Kendini kanıtlayan firmalar üzerinden, kendi işlerini gerçekleştirmesi gerekiyor. Ama Türkiye'deki bütün bankaların bu konuda önemli tedbirler aldığını bilmekteyiz. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna bağlı olan bütün bankalarda bu sistem sıkı bir şekilde geliştirilmiştir. Ama bunun dışında özellikle sosyal medya mecralarında çokça paylaşılmaması gerekir. Kısıtlı bilgilerle sosyal medya hesapları yürütülmeli, yönetilmeli ve sosyal medyadan bir talep gelse bile bu kişinin düşünülen kişi olmadığına dair bir şüphe varsa bilgilerini onunla paylaşmaması gerekir. Mesela sık sık karşımıza çıkar; sosyal medya hesabı üzerinden 'T.C.'ni iletir misin? İşte şu firmadan böyle bir kampanya başlatıldı, bilgilerinizi vermeniz halinde bu kampanyadan faydalanırsınız' şeklinde talepler gelmektedir. Ama kişi bunun altyapısını görmeden, bu kişinin düşündüğü kişi tespit yapmadan bilgilerini paylaşmaması gerekiyor. Özetle, vatandaş gerekli olmayan bilgiler dışındaki bilgilerini hiç kimseyle paylaşmamalıdır.”

Vatandaşın kurumsal firmalarla daha çok çalışması icap eder””

Delebe son olarak şunları söyledi:

“Devlet, bir defa kişisel verilerin korunması kanunu gereğince bütün tedbirleri almak durumundadır. Ben konuşmamın başında da ifade ettim, vatandaş şu anda dijital ortamda bilgilerini bazı yerlere vermek zorunda kalmıştır. Bir yerde abonelik yaptığınızda, ya da uçak bileti aldığınızda, bir firma ile alışveriş yaptığınızda dahi bilgileriniz alınmaktadır. Firmaların bunu mutlaka iyi koruması gerekir. Başka türlü kötü niyetle kullanılmaya elverişli kişilerin eline geçerse, vatandaşlığından mağduriyet yaşayacaktır. Bu bakımdan vatandaşın kurumsal firmalarla daha çok çalışması icabet eder. Bir de gerekmedikçe kişisel bilgilerini hiç kimseyle paylaşmaması gerekir. Özellikle telefon üzerinden de bazı dijital bilgiler talep edilir; doğum yılınızın son iki hanesi ve annenizin kızlık soy isminin son iki harfi diye talep edilir. Buna vatandaşın itibar etmemesi gerekiyor. Çok acil bir iş varsa, banka şubesine uğrayıp işlemlerini orada yapmasında fayda vardır." (İLKHA)

Kaynak: ilkha