Ankara Filistin Dayanışma Platformuna bağlı vakıf, sendika ve dernek üyeleri, siyonist işgalcilerin Filistin ve Lübnan'da gerçekleştirdiği soykırımı lanetlemek ve soykırıma "dur" demek için sabah namazının ardından Hacı Bayram Camisi'nin önünde toplandılar.

Ankara Filistin Dayanışma Platformu adına Sağlık ve Medeniyet Derneği'nden Ankara Tıp Öğrencisi Dr. Emre Şahin, tarafından basın açıklaması okundu.

Şahin, "Neredeyse bir asırdır katliamlar gerçekleştiren israil terör rejimi bir seneden aşkın bir süredir yaptığı soykırımı arttırmış ve bunu normalleştirme çabalarına girmiştir. İnsanların mal varlıklarına el koymak bir yana canlarına kıymış, sağ kalanlara da insani yardımların ulaşmasına imkân tanımamıştır. Açlıkla ve susuzlukla boğuşan Gazze halkı gelen yardımlarla arasına örülen duvarı aşmak için çabalamaktadır. Bu insanlığa çekilmiş duvarları aşma gayreti Aksa Tufanı'nın ve bizim toplanmamızın asıl sebebini oluşturmaktadır. Aksa Tufanı, özellikle Filistin halkının işgal altındaki topraklarında, kimliklerini, kültürlerini ve inançlarını koruma mücadelesinin bir sembolüdür. Aksa Tufanı gibi semboller, bir halkın özgürlük mücadelesinin ötesine geçerek, evrensel barış ve adaletin sağlanması için küresel bir mesaj taşımaktadır. Neticede bir ilacın bile ulaşmasını çok gören bu zalim rejim, cerrahi ve tıbbi aletleri tehlikeli alet görerek sınırdan geri çevirmektedir." dedi.

"Bu vahşete insanlığın sessiz kalması mümkün değildir"

Gazze'de yaşanan vahşete insanlığın sessiz kalması mümkün olmaması gerektiğinin altını çizen Şahin, "Bu insanlık dışı siyonizm ilhak ettiği Filistin topraklarını sadece 7 Ekim sonrası için değil, öncesinden beri yaptığı zulümlerle hak iddia etmekte ve bu durumu uluslararası kamuoyuna kabul ettirmeye çalışmaktadır. Bu yolda sivil halkın uluslararası anlaşmalarla gözetilmesi gereken haklarını çiğnemekte; hastaneleri bombalayıp, sağlık çalışanlarını esir almakta ve sivil halkla beraber öldürmektedir. Bu vahşete insanlığın sessiz kalması mümkün değildir. Gazze'deki sağlık krizinin güncel durumu içler acısı bir haldedir. israil saldırıları nedeniyle kuzey Gazze’deki tüm hastaneler ve diğer sağlık kuruluşları hizmet dışı kalmıştır. 162 sağlık kuruluşu bombalanmış, 885 sağlık personeli ve 83 sivil savunma görevlisi katledilmiş, 132 ambulans vurulmuştur. Bilinçli olarak verildiğinden artık emin olduğumuz bu hasarlar sonucu insanların hastalıklarına şifa arayışı zorlaştırılmış hatta ellerinden alınmıştır. Kullanılan hastanelerdeyse, sadece çok acil müdahaleler yapılabilmektedir. Bina kullanılabilir olsa bile malzeme ve yakıt tedarikinde çok büyük sıkıntılar mevcuttur.  Hastanelerin en iyi durumda olanlarında bile günde sadece 3 saat elektrik sağlanabilmektedir." ifadelerine yer verdi.   

"Gazze'de ilaç ve tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle en az 350 bin kronik hastanın hayatı tehlikededir"

Açıklamasının devamında Gazze'de yaşanan bilançolara değinen Şahin, şunları aktardı:

"Gazze'de yüzde 70’i kadın ve çocuk olmak üzere en az 97 bin 303 kişi yaralandı. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, tahminen 22 bin 500 yaralının yaklaşık dörtte biri, rehabilitasyon ihtiyaçları gibi karşılanamayan sebeplerle yaşamını büyük ölçüde etkileyen yaralanmalara sahiptir. Büyük ameliyatlar çok az anestezi ile veya hiç anestezi olmadan yapılmaya çalışılmaktadır. Gazze nüfusunun dörtte üçü sanitasyon eksikliği, açık kanalizasyon ve hijyene yetersiz erişim nedeniyle bulaşıcı hastalıklarla enfekte olmuş durumdadır. En az 10 bin kanser hastası artık gerekli tedaviyi alamamaktadır. İlaç ve tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle en az 350 bin kronik hastanın hayatı tehlikededir. Ve en az 15 bin hastanın tedavi için Gazze dışına çıkarılması gerekmektedir. Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne göre bir nüfusu kasıtlı olarak aç bırakmak bir savaş suçudur. Uluslararası tarafsız kuruluşlara göre israil Gazze’yi sistematik bir biçimde su ve gıdadan mahrum bırakmaktadır. Gazze nüfusunun neredeyse tamamı ciddi gıda ve içilebilir su eksikliğiyle karşı karşıya bırakılmış durumdadır. Gazze halkı çaresiz bir şekilde, içilemez tuzlu suyu tüketmeye, denizde yıkanmaya ve çamaşırlarını denizde yıkamaya mahkûm edilmektedir."

"Gazze'ye temiz su, gıda, ilaç ve tıbbi malzeme gibi temel yardımların sağlanması büyük önem taşımaktadır"

Açıklamalardan anlaşılacağı üzere saldırılar yüzünden birçok hastane yıkılmış, var olan hastaneler ise yaralılar ve hastalarla dolup taşmış durumda olduğunu aktaran Şahin, "Ayrıca, ilaç, yakıt ve temel tıbbi malzeme eksikliği devam etmekte ve her geçen gün tahribat artmaktadır. Birçok sağlık çalışanı hayatını kaybetmiş, yaralanmış veya görevini bırakmak zorunda kalmıştır. Özellikle uzman doktorlar, cerrahlar ve travma alanında deneyimli sağlık personeline ihtiyaç bulunmaktadır​​. Temiz su, gıda, ilaç ve tıbbi malzeme gibi temel yardımların sağlanması büyük önem taşımaktadır. Temiz su kaynaklarına ulaşımın neredeyse imkânsız hale gelmesi salgın hastalıkların yayılmasına zemin hazırlamaktadır. Çocuk felcine neden olan poliovirüs vakaları artmıştır. 6-59 aylık bebeklerin en az yüzde 15’inin malnutrisyon tedavisine ulaşması gerekmektedir." şeklinde belirtti.

Ankara'da yapılacak olan 'Zulme Karşı Yürüyüş'e davet Ankara'da yapılacak olan 'Zulme Karşı Yürüyüş'e davet

"Çağrımız acilen Gazze’ye bir sağlık koridoru açılmasıdır"

Son olarak Şahin, "Türkiye ve diğer bazı ülkeler Gazze’de sahra hastaneleri kurarak hızlı sağlık müdahaleleri sağlamayı planlamaktadır. Türkiye’nin Refah Sınır Kapısı'na yakın alanlarda sahra hastaneleri kurma çalışmaları devam etmektedir. Bu sürecin önündeki engeller kaldırılmalı, süreç hızlandırılmalı ve bu duruma uluslararası destek verilmelidir. Birleşmiş Milletler, Kızılhaç ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) gibi kuruluşlar kurulma amaçlarını yerine getirerek iş birliği içerisinde çalışmalıdırlar. İnsani koridorlar ve sağlık koridoru açılarak yaralıların güvenli bölgelere tahliyesi ve acil yardımların ulaşımı sağlanmalıdır. Bölgeye kalıcı sağlık hizmetleri sağlamak için altyapının yeniden inşası gerekmektedir. Hastaneler yenilenirken, su ve elektrik gibi temel altyapının da güçlendirilmesi, uzun vadeli bir çözüm için önemlidir. Uzun vadeli bir kalıcılık; orayı vahşice katleden, yeni imar projeleriyle kendilerine yer arayan teröristlere değil, toprağın asıl sahibine Filistin halkına sağlanmalıdır. Çağrımız acilen Gazze’ye bir sağlık koridoru açılmasıdır. Tüm dünya ve kuruluş amacı zalime hizmet olmadığını söyleyen her kurum bu koridorun açılmasını sağlamak için çaba sarf etmelidir." diye konuştu.

Yapılan açıklamasının ardından Filistin ve Lübnan için Akyurt İlçe Vaizi Mehmet Yazıcı Hoca'nın yaptığı dua ile program son buldu. (İLKHA)

Kaynak: ilkha